22 Mart 2013 Cuma

Cennete İlk Girecek Kadın... (kendimize bakalım )

Bir gün Rasulallah (s.a.v) efendimiz kızı Hz.
Fatıma' ya şöyle der ;
- Cennete giren ilk kadın kimdir biliyormusun ?

Hazreti Fatıma cevap verir ;
- Ey Fahr-i Kainat ben değilmiyim ?

Rasulallah efendimiz der ki ;
- Hayır, filan yerde filan evde bir kadın var o dur.

Hazreti Fatıma şöyle der ;
- Ne amel işlemektedir de cennete giren ilk kadın olacaktır

Rasuallah efendimiz cevaben git onu ziyaret et görürsün der. Hazreti Fatıma hazırlanıp o kadının evine gider. Kapıyı çalar çok çirkin bir ses ona cevap verir.
- Kimsiniz ?

Hazreti fatıma şöyle der ;
- Ben Fatıma.
- Hangi fatıma? Der kadın,

Hazreti Fatıma şu cevabı verir ;
- Rasualllah (s.a.v) in kızı Fatıma.

Kadın şöyle seslenir.
- Kusura bakma iki cihan serverinin kızı, Kocam şu an evde yok, kendisi
benden başka kimseye Kapıyı açma dedi, Bende söz verdim açamam ey rasulllahın kızı. İstersen yarın gel başımın üstünde Yerin var sana canım kurban, O zamana kadar kocamdan izin alırım.
- Peki, Tamam.. der Hazreti Fatıma


Ertesi gün olur, Hazreti Fatıma yine o kadına giderken yanına Hazreti
Hüseyin gelir, Beni de götür Der, Hazreti Fatıma oğlunu kıramaz ve tamam gel beraber gidelim der. O kadının evine gelirler Kapıyı çalar.
- Kimsiniz ? der kadın

Hazreti Fatıma cevap verir;
- Benim, Fatıma.

Kadın şöyle der,
- Ey cihan serverinin mübarek kızı yanında bir erkek çocuğunun sesi duyulur. Kimdir O ? der.
- Benim oğlum Hüseyindir. O da peşime takıldı gelmek istedi bende kıramadım. diye cevap verir Hazreti Fatıma.

Kadın Üzülerek şöyle der.
- Kusura bakma Ey Rasul kızı Hazreti Fatıma, Ben kocamdan sadece senin için izin istedim Oğlun Hüseyin için istemedim. Sen bugün git yarın gel o zaman Hüseyin içinde izin isterim.
- Peki, Tamam... Der Hazreti Fatıma. Evine döner.



Ertesi gün olur. Hazreti Fatıma ile Hazreti Hüseyin tam yola çıkacakken
kardeşi Hazreti Hüseyini gören Hazreti Hasan ağlamaya başlar beni de götürün der, Hazreti Fatıma oğlunun
bu isteğini kıramaz ve Onu da yanına alır ve yola çıkarlar. Kadının evine gelirler. Kapıyı çalar ve yine o çirkin kadın sesi cevap verir.
- Kimsiniz ?
- Ben Fatıma. der
- Yanında kim var Ya Rasulallahın Kızı Fatıma
- Oğlum Hüseyin var birde Hasan var, Hüseyini gelirken gördü ağladı, gelmek istedi bende kıramadım.

Kadın Üzülerek cevap verir ;
- Kusura bakma Ya Rasul kızı Fatıma ben kocamdan sadece sen ve oğlun Hüseyin için izin aldım Hasan için Almadım yarın gel kocamdan Hasan içinde izin alayım. der

Hazreti Fatıma ;
- Peki, Tamam der..



Ertesi gün olur. Hazreti Fatıma, Hazreti Hasan ile Hüseyini yanına alarak o kadının evine giderler. Kapıyı Çalarlar
- Kimsiniz ? der kadın.
- Ben Fatıma.
- Yanında Hazreti Hüseyin Ve Hazreti Hasan' dan başka biri var mı Ya Rasul Kızı Fatıma.
- Hayır yok. der Hazreti Fatıma


Ve kapıyı açılır, Kapıyı açan o kadar güzel bir kadındır ki yüzünden nurlar akıyor. Çok güzel örtünmüş Çok güzel bir kadın. Ağzını açar ve bir misket büyüklüğünde taşa benzeyen bir cisim çıkarır ve ;
- Hoşgeldin Sefa getirdin Ey Rasulallahın kızı Fatıma. der

Hazreti Fatıma ilk olarak kocasına olan itikatını beğenir. Ve Şöyle der.
- Üç gündür Kimsiniz diyen yaşlı kadın senmisin ? der
- Hayır. Der kadın.
- Peki o yaşlı kadın kimdi ?
- Yaşlı kadın yoktu Ya Rasuallahın Kızı Fatıma , ağzımda taş vardı o yüzden sesimi değiştirdim
- Peki neden değiştirdin der Hazreti Fatıma

Kadın Şu Cevabı verir.
- Belki sesimi duyupta yoldan geçen bir erkek şehvetlenir, Kötü amel işler diye değiştirdim Ya Hazreti Fatıma...!
Hazreti Fatıma'nın gözleri yaşarmıştı. Babasının neden cennete evvelâ bu kadının gireceğini söylediğini anladı.

Kadın Hazreti Fatıma (r.a.)'ya:

— Ey Allah'ın Resulünün kızı! Acaba ben kocama karşı vazifemi ifa etmiş oluyor muyum? "Allah beni kocama itaatsizlikten dolayı hesaba çeker diye korkuyorum, dedi.

Hazreti Fatıma babasının müjdesini bildirdi:

— Hayır! Sen bil'akis babamın cennete ilk girecek kadın diye müjdelediği birisin. Hiçbir kadın sizin yaptığınızın onda - birini bile yapamaz, dedi.

Ve cennete ilk girecek olan kadınla bir hayli sohbet ettikten sonra müsaade isteyerek oradan ayrıldı.

25 Eylül 2012 Salı

Nefsini Bilen Rabbi'ni Bilir



Nefsini bilen Rabbini bilir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
(Nefsini bilen Rabbini bilir)
 hadis-i şerifinin sırrına eren, nefsini sokakta gördüğü köpekten aşağı bilir. Nefsinin ayıplarını, kusurlarını görmeyen kimse, doğru yoldan ayrılır.

İstikamet yani doğruluk üzere olmalıdır; çünkü en büyük keramet, istikamet üzere olmaktır.

Nice küçük amel, niyetle büyük amel olur, nice büyük amel de, niyetle küçülür. İlmin öncesi niyet, sonra anlamak, sonra yapmak, sonra muhafaza, sonra da yaymaktır. Kim ilmi ararsa öğrenir. İlmi öğrenen, günah işlemekten korkar. Günahtan korkan ondan kaçar. Ondan kaçansa kıyamette hesaptan kurtulur.

Din kardeşinin bir ihtiyacını görmek, bir sene nafile ibadet etmekten daha önemlidir.

İlimde cimrilik yapan kişiye, Allahü teâlâ üç beladan birini verir:
1- Ölür, ilmi gider.
2- Unutarak ilmi gider
3- Kendine ilmi unutturacak kimseyle dostluk kurar, öylece ilmi gider.

İnsandaki en üstün haslet, kâmil akıldır. Eğer o yoksa güzel edebdir. O da yoksa kendisiyle istişare edilecek şefkatli bir kardeştir. O da yoksa devamlı sükûttur. O da bulunmazsa, ölmektir.

Bir âlimin sakınması gereken en önemli husus, Allahü teâlânın haram kıldığı şeylerden uzak durması ve dünyaya gönül bağlamamasıdır. Dünya sevgisi ve günahların istila ettikleri kalbden, hayır beklenmez.

Bir kimse, Allahü teâlâya isyan ederken, Onu sevdiğini açıklar. Buysa, kıyasta acayiptir. Eğer sevgisi doğru olsaydı, Ona itaat ederdi; çünkü seven, sevdiğine itaat eder.

Güzel ahlakın, bir kelimeyle özü, kızmamaktır.

Ölümden sonrası için ölmeden önce hazırlık yapmalıdır.

Kişi için en güzel süs; sükût, doğruluk ve vakardır.

Allahü teâlâdan korkanlarla beraber olmalı. Bid'at sahipleriyle oturmaktan sakınmalıdır.

Çoluk çocuklu bir kimse, onların ihtiyacı için çalışsa, geceleri kalkıp üzeri açık olarak gördüğü evladının üzerini bir şeyle örtse veya benzeri bir yardımda, bulunsa, gaza ve cihaddan daha üstündür.

Kişinin kendi beğendiği şeyi, başkası için de beğenmesi güzel olur. Kendine layık gördüğünü başkasına da, layık görmeli, kendine layık görmediğini, başkasına da layık görmemeli. Kendisine faydası olmayanın, başkasına faydası olmaz.

Ölüleri, iyi veya kötü halde görmek, cenab-ı Hakkın bazı kullarına ihsan ettiği bir keşif ve keramettir. Dirilere müjde vermek, onlara doğru yolu göstermek veya ölüler için hayırlı bir iş yapılmasına, borçlarının ödenmesine yaraması içindir. Ölüleri görmek, daha çok rüyada olmaktadır. Uyanıkken görenler de vardır. Evliya ve hal sahipleri için, bu bir keramettir.

www.dinimizislam.com

23 Eylül 2012 Pazar

Hz Mevlana'dan





Bir an olsun düşüncelerden vazgeçsen ne olur? Balık gibi bizim denizimize dalsan, orada dalgalar yutsan ne çıkar?
Düşüncelerinden uyur, onlardan vazgeçersen Ashâb-ı Kehf'ten sayılırsın, düşüncelerden mukaddes, münezzeh bir nur kesilirsin; ne olur bu hale gelsen!
Sen bir saman çöpüsün, bizse devlet kehribarıyız; şu samanlıktan sıyrılıp kehribara dönsen ne olur ki.
Artık bu sefer toprak olacağım diye yüz kere ahdettin. Bir kerecik de ahdinde dursan ne çıkar.
Sen gizli bir incisin amma şu samanlıkta toprak rengini almışsın. A güzel yüzlü, ne olur yüzündeki tozu toprağı bir yıkasan da arınsan!
Padişah oğlusun sen, Cebrâil'in bile secde ettiği varlıksın sen. Ne çıkar a yoksul, babanın yurdunu bir arasan!
Tümden ayrılmış bir parçasın, bedenden ayrılmış bir elsin ancak; bari bundan sonra bizden ayrılmasan ne olur.
O vakit başsız kalırsın, malın mülkün gider, hırstan, kibirden ayrılırsın; fakat işte o zaman ululuk âleminde baş gösterir, görünürsün; ne olur bunu yapsan.
Hakk'ın zikrinden bir şerbet iç de düşünceden kurtul. Ey ilâhi rızaya mazhar olan, savaşa sarılmasan ne olur. Yeter artık, sen bir dağa benzersin; dağda altın madeni ara, bağırmayı bırak. Bağırıp dağı seslendirmesen ne çıkar! 

Mevlana Celaleddin Pirim.. (Kaddesallahu Sirrahu)

16 Temmuz 2012 Pazartesi

Bana Hoşgeldin...

 


Yeniden doğdum sayende sevgilim, herşeyinle kalbime hoşgeldin

Kışın bittiği bahar gibi, özgürlüğe kanat açan kuşlar gibi oldum

seninle sevgilim, Özgür dünyama hoşgeldin ...



Hayata yeniden başlıyorum sayende, içimdeki çocuğu tekrar

 
neşelendirdin, iyiki geldin iyiki sevdim, pişman değilim, sevildiğimi

 
sevdiğimi biliyorum sevgilim, Yüreğime hoşgeldin..



Her geçen gün sana dahada bağlanıyorum, bağlanmayı

seviyorum,sahiplenilmeyi sahiplenmeyi seviyorum, dahası seni çok

ama çok seviyorum sevgilim.. seninle dolan sevgime hoşgeldin..



Gülen gözlerini hayal ediyorum, benimde gözlerim ışıl ışıl oluyor,

bir damla gözyaşına kıyamam, benimleyken hep gül, hep neşeli ol

sevgilim ,Seninle gülen gözlerime hoşgeldin..



Hergünüm bir başka güzel seninle, sabah olmak bilmiyor

özleminle, ıssız gecelerde hayallerimin prensesi oldun, benim

oldun, senin oldum sevgilim, Tatlı rüyalarıma hoşgeldin...



Özlüyorum her an, karşımda otururken bile, özlemeyide seviyorum

benim olmadığını bile bile, bir gün gelecek kollarında uyanacağım

 
sevgilim, Seninle geleceğime hoşgeldin...

İnancınla aklınla güzelliğinle beni büyüledin, ben hayatımda senin

gibi bir güzel görmedim, seni çok sevdim ve hep seveceğim

sevgilim, Seninle olan aklıma hoşgeldin...

İkimizde bu hayatta yorulduk ezildik, hep yanlış zamanlarda yanlış

kişileri sevdik, benim ilk doğrumsun geçmişi unuttum, sensin ilk

 
sevgilim, Seninle olan ruhuma hoşgeldin...

Adın dilimden düşmüyor, resmine baktıkca dünyalar benim oluyor,


içim kıpırdıyor  yüreğim yanıyor, kanım seninle kaynıyor sevgilim ,


Seninle yaşayan bedenime hoşgeldin...


__murat__



4 Temmuz 2012 Çarşamba

Birbirimize Dua Edelim...



Mü’min kardeşine gıyaben dua etmek:
Ayetlere göre mü’min kardeşine gıyaben dua etmek:
Cenabı Hakk, buyuruyor: “Onlardan sonra gelenler, Ey Rabbimiz, bizi ve bizden önceki inanan


 kardeşlerimizi bağışla.” (Haşr, 59/10)

“Kendi günahların için ve mü’min erkek ve kadınlar için Allah’dan af dile.”

( Muhammed, 47/19)
“Ey Rabbimiz, hesaplaşma günü, benim ana-babamın ve bütün mü’minlerin günahlarını


 bağışla”(İbrahim, 14/41)

Hadislere göre mü’min kardeşine gıyaben dua etmek:
“Mü’min kardeşi için, onun arkasından dua eden kimse için, bir melek “aynısı sana da olsun” 


der.”(Müslim)
“İnsanın müslüman kardeşi için, onun arkasından yaptığı dua kesin olarak kabul edilir. Mü’min


 kardeşi için dua yapanın yanıbaşında görevli bir melek bulunur: bu görevli melek “Amin, aynısı


 sana da olsun” der.” (Müslim)

Bu Vesile İle Berat kandilimiz Mubarek Olsun

20 Haziran 2012 Çarşamba

Benimlesin Sen...



Yanımda değilsin, ama boyuna seni anmadayım, benimlesin sen...

Gönlüm  görüyor seni, gözümde kaybolsan da... 

Beden gözü, sevdiğini, gördüğünü yitirebilir..;  

Can gözüyse gördüğünü boyuna (sürekli) görür-durur...

*Mevlana Celaleddin-i Rumi* (kaddesallahu sirrahu)