25 Eylül 2012 Salı

Nefsini Bilen Rabbi'ni Bilir



Nefsini bilen Rabbini bilir

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
(Nefsini bilen Rabbini bilir)
 hadis-i şerifinin sırrına eren, nefsini sokakta gördüğü köpekten aşağı bilir. Nefsinin ayıplarını, kusurlarını görmeyen kimse, doğru yoldan ayrılır.

İstikamet yani doğruluk üzere olmalıdır; çünkü en büyük keramet, istikamet üzere olmaktır.

Nice küçük amel, niyetle büyük amel olur, nice büyük amel de, niyetle küçülür. İlmin öncesi niyet, sonra anlamak, sonra yapmak, sonra muhafaza, sonra da yaymaktır. Kim ilmi ararsa öğrenir. İlmi öğrenen, günah işlemekten korkar. Günahtan korkan ondan kaçar. Ondan kaçansa kıyamette hesaptan kurtulur.

Din kardeşinin bir ihtiyacını görmek, bir sene nafile ibadet etmekten daha önemlidir.

İlimde cimrilik yapan kişiye, Allahü teâlâ üç beladan birini verir:
1- Ölür, ilmi gider.
2- Unutarak ilmi gider
3- Kendine ilmi unutturacak kimseyle dostluk kurar, öylece ilmi gider.

İnsandaki en üstün haslet, kâmil akıldır. Eğer o yoksa güzel edebdir. O da yoksa kendisiyle istişare edilecek şefkatli bir kardeştir. O da yoksa devamlı sükûttur. O da bulunmazsa, ölmektir.

Bir âlimin sakınması gereken en önemli husus, Allahü teâlânın haram kıldığı şeylerden uzak durması ve dünyaya gönül bağlamamasıdır. Dünya sevgisi ve günahların istila ettikleri kalbden, hayır beklenmez.

Bir kimse, Allahü teâlâya isyan ederken, Onu sevdiğini açıklar. Buysa, kıyasta acayiptir. Eğer sevgisi doğru olsaydı, Ona itaat ederdi; çünkü seven, sevdiğine itaat eder.

Güzel ahlakın, bir kelimeyle özü, kızmamaktır.

Ölümden sonrası için ölmeden önce hazırlık yapmalıdır.

Kişi için en güzel süs; sükût, doğruluk ve vakardır.

Allahü teâlâdan korkanlarla beraber olmalı. Bid'at sahipleriyle oturmaktan sakınmalıdır.

Çoluk çocuklu bir kimse, onların ihtiyacı için çalışsa, geceleri kalkıp üzeri açık olarak gördüğü evladının üzerini bir şeyle örtse veya benzeri bir yardımda, bulunsa, gaza ve cihaddan daha üstündür.

Kişinin kendi beğendiği şeyi, başkası için de beğenmesi güzel olur. Kendine layık gördüğünü başkasına da, layık görmeli, kendine layık görmediğini, başkasına da layık görmemeli. Kendisine faydası olmayanın, başkasına faydası olmaz.

Ölüleri, iyi veya kötü halde görmek, cenab-ı Hakkın bazı kullarına ihsan ettiği bir keşif ve keramettir. Dirilere müjde vermek, onlara doğru yolu göstermek veya ölüler için hayırlı bir iş yapılmasına, borçlarının ödenmesine yaraması içindir. Ölüleri görmek, daha çok rüyada olmaktadır. Uyanıkken görenler de vardır. Evliya ve hal sahipleri için, bu bir keramettir.

www.dinimizislam.com

23 Eylül 2012 Pazar

Hz Mevlana'dan





Bir an olsun düşüncelerden vazgeçsen ne olur? Balık gibi bizim denizimize dalsan, orada dalgalar yutsan ne çıkar?
Düşüncelerinden uyur, onlardan vazgeçersen Ashâb-ı Kehf'ten sayılırsın, düşüncelerden mukaddes, münezzeh bir nur kesilirsin; ne olur bu hale gelsen!
Sen bir saman çöpüsün, bizse devlet kehribarıyız; şu samanlıktan sıyrılıp kehribara dönsen ne olur ki.
Artık bu sefer toprak olacağım diye yüz kere ahdettin. Bir kerecik de ahdinde dursan ne çıkar.
Sen gizli bir incisin amma şu samanlıkta toprak rengini almışsın. A güzel yüzlü, ne olur yüzündeki tozu toprağı bir yıkasan da arınsan!
Padişah oğlusun sen, Cebrâil'in bile secde ettiği varlıksın sen. Ne çıkar a yoksul, babanın yurdunu bir arasan!
Tümden ayrılmış bir parçasın, bedenden ayrılmış bir elsin ancak; bari bundan sonra bizden ayrılmasan ne olur.
O vakit başsız kalırsın, malın mülkün gider, hırstan, kibirden ayrılırsın; fakat işte o zaman ululuk âleminde baş gösterir, görünürsün; ne olur bunu yapsan.
Hakk'ın zikrinden bir şerbet iç de düşünceden kurtul. Ey ilâhi rızaya mazhar olan, savaşa sarılmasan ne olur. Yeter artık, sen bir dağa benzersin; dağda altın madeni ara, bağırmayı bırak. Bağırıp dağı seslendirmesen ne çıkar! 

Mevlana Celaleddin Pirim.. (Kaddesallahu Sirrahu)

16 Temmuz 2012 Pazartesi

Bana Hoşgeldin...

 


Yeniden doğdum sayende sevgilim, herşeyinle kalbime hoşgeldin

Kışın bittiği bahar gibi, özgürlüğe kanat açan kuşlar gibi oldum

seninle sevgilim, Özgür dünyama hoşgeldin ...



Hayata yeniden başlıyorum sayende, içimdeki çocuğu tekrar

 
neşelendirdin, iyiki geldin iyiki sevdim, pişman değilim, sevildiğimi

 
sevdiğimi biliyorum sevgilim, Yüreğime hoşgeldin..



Her geçen gün sana dahada bağlanıyorum, bağlanmayı

seviyorum,sahiplenilmeyi sahiplenmeyi seviyorum, dahası seni çok

ama çok seviyorum sevgilim.. seninle dolan sevgime hoşgeldin..



Gülen gözlerini hayal ediyorum, benimde gözlerim ışıl ışıl oluyor,

bir damla gözyaşına kıyamam, benimleyken hep gül, hep neşeli ol

sevgilim ,Seninle gülen gözlerime hoşgeldin..



Hergünüm bir başka güzel seninle, sabah olmak bilmiyor

özleminle, ıssız gecelerde hayallerimin prensesi oldun, benim

oldun, senin oldum sevgilim, Tatlı rüyalarıma hoşgeldin...



Özlüyorum her an, karşımda otururken bile, özlemeyide seviyorum

benim olmadığını bile bile, bir gün gelecek kollarında uyanacağım

 
sevgilim, Seninle geleceğime hoşgeldin...

İnancınla aklınla güzelliğinle beni büyüledin, ben hayatımda senin

gibi bir güzel görmedim, seni çok sevdim ve hep seveceğim

sevgilim, Seninle olan aklıma hoşgeldin...

İkimizde bu hayatta yorulduk ezildik, hep yanlış zamanlarda yanlış

kişileri sevdik, benim ilk doğrumsun geçmişi unuttum, sensin ilk

 
sevgilim, Seninle olan ruhuma hoşgeldin...

Adın dilimden düşmüyor, resmine baktıkca dünyalar benim oluyor,


içim kıpırdıyor  yüreğim yanıyor, kanım seninle kaynıyor sevgilim ,


Seninle yaşayan bedenime hoşgeldin...


__murat__



4 Temmuz 2012 Çarşamba

Birbirimize Dua Edelim...



Mü’min kardeşine gıyaben dua etmek:
Ayetlere göre mü’min kardeşine gıyaben dua etmek:
Cenabı Hakk, buyuruyor: “Onlardan sonra gelenler, Ey Rabbimiz, bizi ve bizden önceki inanan


 kardeşlerimizi bağışla.” (Haşr, 59/10)

“Kendi günahların için ve mü’min erkek ve kadınlar için Allah’dan af dile.”

( Muhammed, 47/19)
“Ey Rabbimiz, hesaplaşma günü, benim ana-babamın ve bütün mü’minlerin günahlarını


 bağışla”(İbrahim, 14/41)

Hadislere göre mü’min kardeşine gıyaben dua etmek:
“Mü’min kardeşi için, onun arkasından dua eden kimse için, bir melek “aynısı sana da olsun” 


der.”(Müslim)
“İnsanın müslüman kardeşi için, onun arkasından yaptığı dua kesin olarak kabul edilir. Mü’min


 kardeşi için dua yapanın yanıbaşında görevli bir melek bulunur: bu görevli melek “Amin, aynısı


 sana da olsun” der.” (Müslim)

Bu Vesile İle Berat kandilimiz Mubarek Olsun

20 Haziran 2012 Çarşamba

Benimlesin Sen...



Yanımda değilsin, ama boyuna seni anmadayım, benimlesin sen...

Gönlüm  görüyor seni, gözümde kaybolsan da... 

Beden gözü, sevdiğini, gördüğünü yitirebilir..;  

Can gözüyse gördüğünü boyuna (sürekli) görür-durur...

*Mevlana Celaleddin-i Rumi* (kaddesallahu sirrahu)



7 Haziran 2012 Perşembe

Özledim...

Sözcükler dizildi boğazıma ,kelimeler geldi dilime ama
Ne diyeceğimi bilemeden sadece özledim...


Gözlerim seni görmek, ellerim ellerinden tutmak istedi ama
Ne yapacağımı bilemeden sadece özledim...


Akşam aklımda, sabah uyandığımda fikrimdeydin ama 
Ne düşüneceğimi bilemeden sadece özledim...


Kelimeler cümleler hatta kitaplar anlatamaz bu duyguyu,
Sadece ,sadece özledim...



_murat_

4 Haziran 2012 Pazartesi

Yüzün Gülsün...

Ey  burnu kanasa hemen kadere küsüp yüzünü ekşiten. Gülden hiç ders almıyor  musun? Bütün yaprakları tek tek yolsan gül yine de gülmekten vazgeçmez.  Hale razı oluş şükürdür. Gül de daimi bir şükür makamındadır.  Hem  bilmez misin ki başına gelen sıkıntılar aslında daha büyük bir sıkıntıya  set olur da başındaki belayı def ederler. O halde yüzün gülsün..  


Hz.  Mevlana (kaddesallahu sirrahu)

Gönderilen Fotoğraf 

Korkmalısın...





Bir gönlü mü kırdın; ağlamalısın. Hele özür dilemesini
bilmiyorsan; senden dost olmaz… Senden yâren
olmaz…
Ya incittiğin kırdığın gönlü Allah seviyorsa, Resulallah 
(S.A.V) seviyorsa, hatta arz-ü sema dahi seviyorsa!!! 
Nerden bileceksin, bilmiyorsun. Bilseydin ödün kopardı 
dokunmaktan… 

HZ MEVLANA
 (kadesallahu sirrahu)




1 Haziran 2012 Cuma

Üzülme...

ÜZÜLME ..
İSTEDİĞİN BİR ŞEY OLMUYORSA 
YA DAHA İYİSİ OLACAĞI İÇİN 
YADA GERÇEKTEN DE OLMAMASI GEREKTİĞİ İÇİN 
OLMUYORDUR...


 Hz MEVLANA (Kaddesallahu Sirrahu)



30 Mayıs 2012 Çarşamba

Evrensel Bakış...





Ayni vücutta bulunan sağ el,



ne diye sol elini hor görür?




Her ikiside madem senin elindir,




ayni tende ugurlu ne demek,




uğursuz ne demek ?



Hz Mevlana Celaleddini Rumi (Kaddesallahu Sirrahu)

29 Mayıs 2012 Salı

Tevhid...

  Haydi şu benlikten kurtul, herkesle anlaş, herkesle hoş geçin.

Sen kendine kaldıkça, bir habbesin, bir zerresin fakat herkesle birleştin, kaynaştın mı, bir ummansın, bir madensin!

Bütün insanlarda aynı ruh vardır, ama hepsinde de aynı yağ bulunmaktadır. 

Dünya da çeşitli diller, çeşitli lügatler var, fakat hepsinin de anlamı birdir, çeşitli kaplara konan sular, kaplar birleşirler, bir su hâlinde akarlar.

Tevhidin ne demek olduğunu anlar da, birliğe erersen, gönülden sözü, mânâsız düşünceleri söküp atarsan, can, mânâ gözü açık olanlara haberler gönderir, onlara gerçekleri söyler.


Hz Mevlana Celaleddini Rumi ...



Namaz Bu Kadar mı Güzel Anlatılır...

 

Ağlamıyorsak İmanımızı Kontrol Edelim...


24 Mayıs 2012 Perşembe

İşte Rasulullah Sevgisi...




Hz. Sümeyra, (r.a)

Uhud'da Allah Resulü'nün şehit edildiğini duyunca, soluğu Uhud dağının eteklerinde alır...

Orada kendisine "baban" şehit olmuş dediklerinde hiç ilgilenmedi, "kocan" şehit olmuş dediklerinde dönüp bakmadı "çocukların"  şehit oldu denilip naaşları gösterildiğinde, o bunlarla hiç ilgilenmez ve mütemadiyen her yerde Allah Resulü'nü arayarak şöyle mırıldanır:

"Resulullah'a ne oldu?"

Bir ara "İşte Resulullah şurada." denince,

kendini O'nun önünde yere atar

ve

كُلُّ مُصِيبَةٍ بَعْدَكَ جَلَلٌ

"Artık Sen (hayatta) olduktan sonra bütün musibetler hafif gelir yâ Resûlallah." der.

Salat ve selam sana....

İşte Rasulullah sevgisi...

Ve O Efendimiz Sevgilimiz Birtanemiz Şefaatcimiz ,(sallallahu aleyhi ve sellem) hala hayatta.....

18 Mayıs 2012 Cuma

Kadının İnternetteki Yeri...






 Daha önceki yayınladığım yazı ve devamındaki yorumlar sebebiyle konu kadının internet te ki yerine geldi ...Bu konuda acizane bir kaç şey karaladım umarım sıkılmadan okursunuz ... Yaklaşık 2 yıldır internette çokda aktif değilim , ondan önceki zaman içinde ,birçok kişide tanıdım, ve çok değişik insan türüyle tanıştım diyebilirim... Bu sözlerim herhangi bir kaynaktan değil ,tamamen kendi düşüncelerim ,onun için herhangi bir yere bağlamaya gerek yok...
  Nasıl ki elimize kumandayı aldığımızda tv de istediğimiz kanalı açıyorsak , nasıl ki kütüphaneye gittiğimizde ,istediğimiz kitabı alıyorsak , ve herhangi bir muhite gittiğimiz zaman , gezeceğimiz yerlere biz karar veriyorsak , pc nin başına geçtiğimiz zamanda ne amaçla kullanacağımıza ancak biz karar verebiliriz, bu kadın yada erkek olsun farketmeyen bir durumdur. Tabiki nefs bizi zorluyor , nefsimize hoş gelen konuşmalar gülüşmeler , veya egomuzu yükselten iltifatlar bizi kendimizden geçiriyor, ama inançlıyım edebliyim diyorsak eğer, sınırlarımızı bilmemiz gerekiyor . Bilakis internet zemini kaygan bir zemindir ve çok dikkat edilmesi gerekir . Kendini kaptıranlar için, ailesini işini dağıtmaya kadar gider, haberi olmaz... Allah hepimizi böyle bir durumdan muhafaza buyursun... 



  Gelelim kadının internetteki yerine , aslında bu cümleyi kullanmak bile istemiyorum , çünkü kadınlar nasıl annemiz kardeşimiz karımız kızımız, yani ailemiz olarak , ve bir çok iş alanında hayatımızdalarsa burda öylece varlar ve olmalılar... ama onlar için içinde erkekler içinde sınır var, bunları nasıl normal hayatta aşmıyorsak, aşmamaya çalışıyorsak ,burdada ona azami dikkat edebilmeliyiz ... Kadınlar burdaki ve sosyal paylaşım sitelerindeki paylaşımlarında daha dikkatli olmalılar , neden ? İstisnalar kaideyi bozmayacağı için diyorum ,bir çok hanım kardeşimiz burda temiz yürekle ,halis bir niyetle paylaşımlarda bulunuyor , va haliyle hassas ve duygusal oldukları için dengesizin birinin bir yorumu yada mesajıyla kendilerini kötü hissedip , gözyaşı dökebiliyorlar...

Allah rızası için yada o anki duygusal hali için şiir güzel söz ,eğitici öğretici yazılar şeklinde paylaşımda bulunan hanım kardeşlerimiz desteklenmeli ,eleştirililer ise yıkıcı değil yapıcı olmalı diye düşünüyorum... 



  Özelden bir erkeğin bir bayanla konuşması uygun mudur ? uzatmadan şu kadarını diyeyim ,kendini bilen insan için uygundur , kendini bilmesi ne demek ? sınırlarını edebini adabını bilmek demek.. Tarihde bir çok erkek ve kadının konuşmaları kayıtlara geçmiştir .. bunları uzun uzun burda anlatmanın gereği yok ... Belki önemli bir mevzu için, belki ilmi, belki dini bir mesele için konuşulabilir ,konuşmak dediğim yazışmaktan öte geçmemeli ...ilerisi kalblerin meyletme ihtimalinden dolayı mahsurlu olabilir, Çünkü nefsimiz ve şeytan her an bizi kandırmak için mücadele vermektedirler ,biz ne Rabia hatun nede Hasanı basri hazretleriyiz... Allah nefsimizin şerrinden muhafaza eylesin.. tabi devam edenler için bir  takım tehlikeleride göz önüne almakda fayda var.. Aslında baştan beri vurgulamak istediğim sınır burası ... önce tamamen halis niyetlerle (tabi kadın ve erkeklerin niyetleri farklı olabiliyor)  başlayan konuşmalar daha sonra duygusallığa ,daha sonra cinselliğe kadar gidebiliyor... Kadın saf haliyle ev halinden iş haline kadar hepsini anlatıyor ama ilerde belkide bunların bir koz olarak kullanılacağını bilmeden ... Bir zaman sonra ip kopuyor ,artık sıkılmakmı dersiniz , vicdanmı dersiniz, Allah korkusumu dersiniz,  ne derseniz deyin ama yara alan çok zaman sadece kadınlar oluyor, bu yüzden diyorum ki hanım kardeşlerimiz bu konuda çok hassas davranmalılar... Onun için mümkün olduğu kadar mecburiyet harici hiçbir erkekle konuşmamalılar ...

Bir de tehlike şurda ki çapkın bir erkek kendini belli eder ve uzak durmak isteyen durur !! ama gayet beyefendi , paylaşımlarından ve yorumlarında edebden adabdan başka şeyden bahsetmeyen bazı beyler var ki (bir çok arkadaşımızı tenzih ediyorum) asıl tehlike onlardır , tamamiyle güvenir ve bütün sırlarınızı anlatıverirsiniz ve sonra gerçek yüzünü öğrenip pişmanlıklar içinde kalabilirsiniz ... bunları aslında herkes için ama özellikle hanım kardeşlerimizin dikkat etmesi gereken bir husus olarak gördüğüm için anlatıyorum , büyük ihtimal bunları bir elin parmakları kadar kişi bile okumayacak ,ama olsun bir kişi bile ilerde bu sözler aklına gelir kendini çekerse sebep olabildiğim için mutlu olurum ...
 
Kadınların nezih ortamlarda kendini belli etmeden paylaşımlar yapmasınıda doğru bulmuyorum ...Bu ortamlarda onlar olmasın demek, cahiliye devri kokusu ve kadınlara düşmanlık edercesine hayatımızdan silmek istemek kendi kendimizi baltalamak ve çelişkiye düşmektir ... Yalnızlığa itilmiş bir çok kadının burda hemcinsleri arasında sağlam dostluklar kurduğunu dertlerini paylaştıklarını görebiliyoruz , başka bir isim yada rumuzla girse bunu yapamaz... Kendini bilen kadın zaten dost yada arkadaş seçeceği kişiyi bilir yada iyice tahlil etmeden güvenmez ... Chat siteleri yada buna benzer sitelere (islamide olsa) erkek yada kadının girmesini tasvip etmiyorum, gerçekten çok laçka olmuş, kimin ne yaptığı belli olmayan yerler , onun için sürekli taciz edilme durumu ile karşı karşıya kalınabiliyor... tabi burda kadının ne işi varmış tabiki taciz edilir diyen bir erkek , o kadını orda taciz edeninde bir erkek olduğunu unutmamalıdır ... 



  Erkeklerde sorumludur ama kadınların çok daha önemli sorumluluklarından birisi öncelikle vaktinin büyük bir kısmını eşi ve çocuklarına haliyle akraba ve komşularına ayırmalı , fıtratı bunu gerektirir...Malesef üzülerek bazı hanım kardeşlerimizin internet bağımlısı olduğunu ve reel sosyal hayattan koptukları gibi eşi ve çocuklarını ihmal ettiğini görebiliyoruz... Bu durumda olanlarında savunma yerine özeleştiri yaparak bir an önce gerçek hayata dönmeli ve sadece boş vaktini belki biraz dinlenmek belki biraz öğrenmek için internete ayırabilmelidirler...
 
Kadınlar her ortama uluorta girmemeliler, ama erkeklerde gözlerine kalbine diline sahip olmalılar...bu konudada bir önceki yazıda güzel bir yorum vardır ,isteyen arkadaşlar okuyabilirler... Yani çok uzattım biliyorum ama şu şekilde burayı bağlayalım , kadın burda ve heryerde dişiliği ile değil ,kişiliği ile yer almalıdır , erkekde burda ve heryerde kadınları dişi olarak değil kişi olarak görüp ona göre davranmalıdır , şu doğruydu bu yanlışdı meselesine girmiyorum , her toplumda iyiler yada kötüler var ve her zaman olacak , Bize düşen mümkün olduğu kadar iyilerin içinde yer almaya çalışmak ve hem dünya hem ahiretimiz için gerekeni yapmak... Allah hepimizi bütün şerlerden muhafaza eylesin...Hakkınızı helal edin...

_murat_


  



14 Mayıs 2012 Pazartesi

Örtünmek Bu Değil..


Örtünmek Bu Değil... 


(Bütün bayan kardeşlerimiz okusun 5 dk sürmez ve bu bilgiler onlar için farzdır )
 Yukardaki resimleri gördünüz, daha bir çok resim içinde seçebildiğim en edebli resimler desem abartmış olmam, cadde sokakta dolaşırken son zamanın modası mıdır nedir bu tür binlerce modele rastlamak mümkün... Başörtülü ama kollar açık , başörtülü ama kot pantolon yada daracık pantolon , başörtülü ama etek boyu gayet kısa ,her tarafı kapalı ama özürdilerim iç çamaşırının rengi bile belli , normal giyinipde, başı açık olanlardan daha çok dikkat çektiğinide erkeklerin nazarını daha çok celbettiğide kaçınılmaz bir gerçek olarak çıkıyor karşımıza ... dedim galiba ben fazla sofuyum , normal olan bumu acaba ? öyle ya binlerce böyle örtünen var ve araştırdım .. Nerden araştırdım ? hacıydı hocaydı değil tabi, hepimiz insanız ,kafamıza göre yorum yapmaktada üstümüze yoktur, hala bilmediğimiz konuysa bilmiyorum demeyiz asla .. neyse bu ayrı bir konu ,zaten yazının sonunda burdan çıkardığım sonuçlara göre gereken yorumuda yapacağım yanlışım varsa Allah rızası için düzeltin , hatta bu bir vebaldir...
 Allah razı olsun internetten her ne kadar çoğu zaman zararlı işler yapılıyorsa da bazı bilinçli kardeşlerimiz sadece hayrına kullanıp diğer insanlarıda bilinçlendirme yönünde adımlar atıyorlar . Arkadaşlar araştırmışlar ayet ve hadisleri; önce yüce Yaradanımızın  Ayetleri ne diyor ona bakalım  “Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle. Bu onların tanınıp, kendilerine sarkıntılık edilmemesi için daha uygundur. Allah çok yarlığayıcı ve çok esirgeyicidir” (el-Ahzâb, 33/59). Ve bir ayet daha “Mümin kadınlara da şöyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Zinet yerlerini açmasınlar. Bunlardan kendiliğinden görünen kısmı müstesnadır. Baş örtülerini yakalarının üstüne koysunlar. Zinet yerlerini kendi kocalarından, babalarından, kocalarının babalarından, oğullarından, kocalarının oğullarından, kendi erkek kardeşlerinden, kendi kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, kendi kadınlarından, kölelerinden, erkeklik duygusu kalmayan hizmetçilerden veya henüz kadınların gizli yerlerine muttali olmayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizleyecekleri zinetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz Allah’a tövbe edin. Böylece korktuğunuzdan emin” umduğunuza nail olasınız” (en-Nûr, 24/31).
 Aslında yoruma bile gitmeden apaçık ayetler ne olduğunu söylüyor ama biz bu kafasını kapatıpta bu ayetlere uyduğunu söyleyenler için Rasülü zişan efendimizin bu günleri görerek söylediği hadisi şeriflerede bir göz atalım.. İlk hadise başını örtüpte kolları açık olan bir hanım sahabi için :
 Umeys’in kızı Esma’dan nakledildi. Dediki: Resulüllah (s.a.v) bir gün Hz. Aişe (r.anha)’nın evine girdi. Kızkardeşi Esma yanında idi. Üzerinde Vucudunun hertarafını örten ve yenleri geniş bir elbise vardı. Resulüllah (s.a.v) onu görünce kalkıp dışarı çıktı. Hz. Aişe (r.anha) kızkardeşine “buradan uzaklaş Resulüllah (s.a.v) sende hoşlanmadığı bir şey gördü” dedi. Hz. Esma uzaklaştı arkasından Resulüllah (s.a.v) içeriye girdi.Hz. Aişe (r.anha) niçin kalkıp gittiğini sordu. Resulüllah (s.a.v) de elbisesinin yenini sadece parmakları görünecek şekilde ellerinin üzerine çekerek şöyle cevap verdi: “Kızkardeşini görmedinmi? Müslüman bir kadın şurasından başkasını gösteremez. (Mecmeu’zzevâid nr:4168)
 Bu hadis-i şerif’ten hz. Esma’nın giydiği elbisenin bedenini örttüğünü fakat kollarında açıklık olduğunu bunun üzerine Resulüllah (s.a.v) bu kıyafetinden hoşlanmadığını ellerinin üstünün parmaklara kadarda örtünmesi gerektiğini islam alimleri anlamışlardır ve de böyle ifade etmişlerdir.
 Dar yada şeffaf elbise giyen hanım kardeşlerimizde aşağıdaki olayı iyi okusunlar , mademki müslümanız mademki efendimizin ümmetiyiz , sözle olmuyor isbatlayalım değilmi ?
 Usame b.Zeyd (r.a) nakletti. Dediki:
“Resulüllah (s.a.v) Dihye’tül- Kelbi’nin kendisine hediye ettiği mısır kumaşlarından sık dokunmuş bir elbiseyi bana giydirdi bende onu hanımıma giydirdim. Resulüllah (s.a.v) daha sonra bana sordu: ne oldu Mısırdan gelen elbiseyi giymiyorsun? Dedimki ey Allah’ın resulü ben onu hanımıma giydirdim. Resulüllah (s.a.v) buyurduki altına pijama türünden bir şey giymesini ona emreyle. Çünkü ben o elbisenin kemiklerinin hacmini belli etmesinden korkuyorum.” (Ahmet b. Hambel)
 Daracık pantolon tişört giyipde ne olduğunu anlamakta güçlük çektiğimiz bazı kızlarımızda aşağıdaki hadisi iyi okusunlar..
Ibn-i Abbas (r.anhuma)’dan dediki: “Resulüllah (s.a.v) kadınlardan erkeklere benzeyenlere, erkeklereden de kadınlara benzeyenlere lanet etti.” (Buhari nr:5751, ebu Davut nr:4098, Ahmet b.Hambel nr:3149, Nesei nr:9161)
İşte bizim şimdiki durumumuzu gösteren ayan beyan açık bir hadisi şerif , erkeklerimizde kadınlarımızda kendimize iyi bakalım ... dehşet verici....
“Ümmetimin son dönemlerinde bir takım adamlar olacaktır. Erkekler gibi eğerlerin (bineklerin) üzerine binip cami kapılarına ineceklerdir. Hanımları ise giyinik uryandır, (giyinik çıplaktır), başları üzerinde arık deve hörgücü gibisi vardır. Onalara lanet edin. Zira onlar lanet olunmuşlardır”. (Ahmet b.Hambel – müsned nr.6786, Ibn-i Hibban sahih nr:5655-7347)
Birde başörtüsü farzdı değildi yaka üstüneydi şuydu buydu deyip kendini kandırmaya çalışanlara aşağıdaki örnek yetmezmi , neolur dikkatli okuyalım ...
Hz. Âişe’den rivâyete göre, bir gün Hz. Ebû Bekir’in kızı Esmâ ince bir elbise ile Allah Resulunun huzuruna girmişti. Resulullah (s.a.s) ondan yüz çevirdi ve şöyle buyurdu: “Ey Esma! Şüphesiz kadın erginlik çagına ulaşınca, onun şu ve şu yerlerinden başkasının görünmesi uygun değildir.” Hz. Peygamber bunu söylerken yüzüne ve avuçlarına işaret etmişti” (Ebu Davûd, Libâs, 31). “Allah Teâlâ ergin kadının namazını başörtüsüz kabul etmez” (İbn Mâce, Tahâre, 132; Tirmizî, Salât, 160; Ahmed b. Hanbel, IV, 151, 218, 259).
Sahih-i Müslim’de Ebû Hüreyre (r.a.} tarafından bir rivayette Peygamberimiz, giyindiği halde açık olan, yani ince ve şeffaf elbise ile dolaşan kadınların Cehennemlik olduklarını, Cennetin kokusunu bile alamayacaklarını bildirirler. (Müslim, Libas.-125.)
Her hanım kardeşim evden dışarı çıkarken şu aşağıdaki hadisi şerifi dikkatlice okuyup hafızasına alsın ve aklına getirsin .. bakınız ikinci gurup insana ve başına gelene..
Harbın oğlu Züheyr bana anlattı:bize Cerir Sehl’den o da babasından o da ebu Hureyre (r.a)’den nakletti. Ebu Hureyre (r.a) dediki:Resulüllah (s.a.v) şöyle buyurdu:
Ateşlik iki sınıf insan ki ben onları henüz görmedim. Yanlarında sığır kuyruğu gibi kamcılar olup insanları onlarla döven topluluk ve biride bir takım kadınlar topluluğudurki bunlar giyinik, çıplaktırlar. Görenleri yoldan saptıran ve kendileri de haktan sapanlardır. Başları bir tarafa sarkan deve hörgücü gibi olacaktır. Bunlar cennete giremiyecekler, kokusu şu kadar! Şukadar! Yürüme mesafesinden alındığı halde bunlar cennetin kokusunu da bulup alamıyacaklardır. (Müslim – sahih bab: libas ve’l- zineh hadis nr.3971)
Başlarına incecik başörtüsü alıpta kendinin kapandığına inananlar içinde aşağıdaki olay sanırım yeterlidir ...
Alkame bin Ebi Alkame annesinin şöyle dediğini rivayet eder:
“Abdurrahman’ın kızı Hafsa’nın başında, saçını gösterecek şekilde ince bir başörtüsü olduğu halde Hz. Âişe’nin huzuruna girdi. Hz. Âişe başından örtüsünü alarak ikiye katladı, kalınlaştırdı. (Muvatta’, Libas:4)
İlk ayetin gelmesi ile sahabi hanımları ne yapmış onada bakalım...
 Hz. Âişe (r. anhâ) ilk başörtüsü uygulamasını şöyle anlatır: “Allah ilk muhâcir kadınlara rahmet etsin onlar; “Baş örtülerini yakalarının üstüne taksınlar…” (en-Nûr, 24/31) ayeti inince etekliklerini kesip bunlardan başörtüsü yaptılar”. Yine Safiyye binti Şeybe şöyle anlatır: “Biz Âişe ile birlikte idik. Kureyş kadınlarından ve onların üstünlüklerinden söz ettik. Hz. Âîşe dedi ki: Şüphesiz Kureyş kadınlarının birtakım üstünlükleri vardır. Ancak ben, Allah’a yemin olsun ki, Allah’ın kitabını daha çok tasdik eden ve bu kitaba daha kuvvetle inanan Ensar kadınlarından daha faziletlisini görmedim. Nitekim Nûr sûresinde “Kadınlar başörtülerini yakalarının üstüne taksınlar…” ayeti inince, onların erkekleri bu ayetleri okuyarak eve döndüler. Bu erkekler eşlerine, kız, kız kardeş ve hısımlarına bunları okudular. Bu kadınlardan her biri etek kumaşlarından, Allah’ın kitabını tasdik ve ona iman ederek başörtüsü hazırladılar. Ertesi sabah, Hz. Peygamberin arkasında başörtüleriyle sabah namazına durdular. Sanki onların başları üstünde kargalar vardı” (Buharî, Tefsîru Sûre, 29/12; İbn Kesîr, Muhtasar, M. Alî, es-Sâbûnî, 7. Baskı, Beyrut 1402/1981, II, 600)...
Gelelim yoruma
 Şimdi burda dikkati çeken konulara göz atalım, demekki ben islama örtünüyorum diyen bir bayanın sadece ne şekilde olursa olsun kapanması değilmiş olay... herşeyin bir kuralı bir sınırı olduğu gibi bununda bir kuralı bir sınırı varmış , ayet ve hadisler eşliğinde nasıl olması gerektiğine bakılırsa bir defa şeffaf olmayacak , vucut hatlarını kesinlikle belli etmeyecek,  el ve yüz harici görünmeyecek , bu dışarıda ki yabancı erkekler için!!!  kendini kaptırıpta evdede kendinide eşinide bunaltmasın , evdeki eşinede en güzel halini sunmasıda bir ibadettir... Onun için Allah rızasını ve peygamberimizin şefaatını kazanmak istiyorsak ne olur hanım kardeşlerim bu konulara özellikle dikkat etsinler , ve sadece örtünme ile de değil , hal ve hareketlere azami dikkat etsinler ki , dışardan gören türban ve islam düşmanlarına fırsat vermesinler... İslamı bilmeyenler ,islamı onların temsil ettiğini düşünerek yanlış fikirlere kapılıyor , tabi onun kadar bu işe sebep olanında suçlu olduğunu kabul etmek gerekir...Birde gecelik yada sabahlık türü kıyafetle ortalıkta dolaşanları görüp "bizde ne var sen git onlarla uğraş" tarzında davranıp,kendilerini aklamaya yada bu giyim tarzının onlara göre iyi olduğunu düşünüp vicdanlarını rahatlatmaya çalışıyorlar..
 Sevgili hanım kardeşim ! ölçü; Allah'ın Kur'anı ve Rasül'ünün sünnetidir ve bunlarda yukarda belirtilmiştir, bazı kardeşlerimizin bunlardan bilgisi olmadığı için yanlış şekilde örtündüğünü düşünüyorum ve Allah rızası için okuyan kardeşlerimizin çevresine bu ayet ve hadisleri göndersin ki harkes daha bilinçli hale gelsin... 
 Daha önemli olduğunu düşündüğüm konulardan biride durum konum görev sosyal çevre baskısı yada kendine yakışmadığına inandığı için başörtüsü örtmeyen yada örtemeyen hanım kardeşlerimiz var , evet üzücü bir durumda olsa malesef bu konuda hala tam bir özgürlük sağlanabilmiş değil , burdaki sıkıntı mecburiyetten yada başka durumlardan dolayı örtünemeyen kardeşlerimizin bu işi meşrulaştırmak kılıf yada bahane bulma yönüne gitmeden , bu işin doğrusu nasılsa bunu bilmeleri kendileri yapamasa dahi çevresine telkin ve tavsiyeleri bu yönde olmalıdır . Yapamamak başka , yapmayıpda bu böyle değil zaten demek başka .. Rica ediyorum Rabbim günahları affeder ama ,sizinde malumunuz ayet ve hadisleri çarpıtmaya çalışmak kabahat üstüne kabahattir... Bir insan günahkar olabilir ama bunun ezikliğini yaşaması bile bir yerde tevbe sayılır, çıkıpta günahına mazeretler uydurması yanlışın uç noktasıdır . Rabbim hepimizi doğruyu bilenlerden ve uygulayanlardan eylesin.. Rabbim hepimizin günahını affetsin 
(murat)